Teknolojinin artan kullanımı ile sosyal medya insanların ortak eğlence alanlarından birine dönüştü. Özellikle son zamanlarda sık kullanımı ile öne çıkan Tik Tok uygulaması ile kullanıcılar challenge ve akımlar ile içerik üreterek ortamın tozunu attırıyor. Tabi ki bizim konumuz Tik Tok değil; Tik Tok’ta viral olmuş olan bir akım ile ilgili:‘’Versailles Run Filter (Versay Sarayı'ndan Kaçış)’’
Trend olan filtrede bir prenses hızla saraydan kaçıyor ve filtre kullanıcının yüzünü kusursuz bir şekilde kraliçenin yüzüne empoze ediyor. Oluşturulan videoların üzerine kullanıcılar kendilerine özgü bir yorum ekliyor. Örneğin en çok beğenilenlerden birine: ‘’Bir yudum kahve içtikten sonra banyoya koşuyorum!‘’ (Munera Ahmed,Tik Toker) şeklinde bir yorum eklenmiştir. Ben de en başta herkes gibi sadece gülmek ve eğlenmek için viral olan filtrenin birbirinden farklı videolarını izliyordum. Beni bu filtreyi araştırmaya iten şey Tik Tok kullanıcısı DiBartolomeo’ nun filtreyi gerçek hayatta taklit ettiği video oldu. Videoya: “Filtre yoktur ve gerçek Versay Sarayı'nda koşmak zorundasındır.’’ diye bir açıklama katmıştı. Bu videoya kadar videodaki mekanın gerçek bir saray olduğunu fark etmemiştim. Videoyu izledikten sonra aklımda bir soru belirdi. Neden Versay Sarayı'ndan kaçılıyor ki? Daha sonra bu sorunun cevabını aramaya koyuldum.
Aslında bu filtrenin yapım amacı kullanıcılara kültürel yapıları çevrimiçi olarak gezme imkanı sağlamaktır. Museum Moment etkinliğinin bir parçası olarak başlatılan bu AR efekti içerik üreticilerin katkısıyla eğlenceli ve komik bir akım haline geldi. Filtre kullanıcı yüzlerinin empoze edildiği Fransa kraliçesi olan Maria Antoinette’den esinlenilerek oluşturuldu.
Fransa’nın son kraliçesi Maria Antoinette, on dört yaşına kadar el bebek gül bebek büyütülmüş , başına geleceklerden habersiz küçük yaşta nişanlanmıştır. Kendisinden bir yaş büyük olan 16. Louis ile evliliklerinin ilk yedi yılında çocuk sahibi olmamaları talihsiz kaderinin başlangıcıdır. Bu olayın üzerine kraliçeye bir sürü dedikodu ve iftira atılmıştır. Kimi insanlar için ulaşılmaz bir hayata sahip olan Maria bu hayattan sıkılmıştır. Bu durumu: ‘’Rujumu tüm dünyanın gözü önünde sürüyorum, ellerimi tüm dünyanın gözü önünde yıkıyorum.’’ şeklinde ifade ederek annesine sitem etmiştir. Ekmek kıtlığının yaşandığı Paris'in en sıkıntılı günlerinde tahta çıkan Kraliçe Maria için kötülemek ve karalama amaçlı: ‘’Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler.’’ sözünü söylediği ortaya atılmıştır. Birçok iftiraya ve dedikoduya maruz kalan Maria bu sıkıcı saray hayatından kaçış yolları aramış ama hikayesi tutuklanma ve idam ile sonlanmıştır. Filtredeki kraliçenin Maria olduğu düşünülünce saraydan kaçıyor olması çok da şaşırtıcı değildir ancak filtrenin bu durumdan esinlenilerek tasarlandığı gibi kesin bir bilgi yoktur. Ben de bu yüzden Versay Sarayı'ndan kaçmayı gerektirecek başka ne olabilir diye araştırmaya devam ettim.
1624 yılında ilk olarak bir av evi olarak inşa edilen saray daha sonra Güneş Kralı 14. Louis’in emirleri üzerine mimarlar ve tasarımcılar tarafından muhteşem bir saraya dönüştürülmüştür. Kralın lakabı nedeniyle Versay Sarayı doğu batı ekseni boyunca inşa edilmiştir. Ünlü Fransız Şatosu ;Aynalar Salonu, Kraliyet Şapeli ve devasa bahçesi ile ünlüdür. UNESCO Dünya Miras Listesi'nde yer alan Versay Sarayı'nda Fransız Barok ve klasik üslubu ustaca işlenmiştir. Le Vau ve Mimar C. H. Mansart gibi ustaların ellerinden çıkmış bu muhteşem sarayın planında, kralın dairesi ve odası merkez alınmıştır. Saray 120 salon, 120 konut odası ve 2000 dönümlük bahçeden oluşmaktadır. Kral dairesi dışında saraylıların daireleri, bakanların büroları, kabul, eğlence, tapınma ve gezinti yerleri gibi birçok bölüme sahiptir. Bu bölümlerden en önemli olanları Aynalar Galerisi ve Kraliyet Şapeli’dir.
İç tasarımı Le Brun tarafından tasarlanan Aynalar Salonu’nda sarayın diğer bölümlerinin aksine daha yumuşak bir Barok üslubu kullanılmıştır. 72 metre uzunlukta olan bu salon aslında bir geçiş yoludur. Kral ve kraliçe dairelerini birbirine bağlayan bu mekan aynı zamanda yabancı ülke elçilerini ağırlamak, önemli olayların kutlanması gibi görevleri üstlenmiştir. Kullanım amacına hizmet etmesi için tasarımına ekstra güç ve ihtişam katılmıştır. Salonun bir duvarı boyunca bahçeye bakan 17 adet pencere ve diğer duvarında ise pencerelere karşılık gelen 21 ayna bulunur. Akıllıca yapılan bu yansıma oyunu sayesinde mekanda iki duvar da aydınlatılmış olur. Bu mimari stratejinin aksine rivayetlere göre bu aynaların amacı gelip geçen Kraliyet hanımlarının elbiselerini ve ziynetlerini incelemesine hizmet etmektir
Fransız saray tarihinin 5. şapeli olan Kraliyet Şapeli mimarisinden çokça söz ettirmeyi başarmıştır. Kraliyet Şapeli tüm şapellerde olduğu gibi düğün, vaftiz gibi dini törenler için mekan olarak kullanılmıştır. Maria Antoinette ve 14. Louis’in evliliği de burada gerçekleşmiştir. Mansart tarafından tasarlanan bu şapelin yapımında yüz ondan fazla heykeltraş çalışmıştır. Merkezi konutun kuzeyinde yer alan şapel 144 fit yüksekliğe sahiptir. Kraliyet Şapeli iç mimarisiyle daha çok öne çıkmıştır. Zemini polikrom mermerle, tavanı ise muhteşem barok sanatıyla kaplıdır. Tavanlara kadar uzanan sütunlar ve şapelin geri kalanındaki işlemeler de gözleri kamaştırıyor.
Versay Sarayı'nın dillerden düşmeyen bir diğer harikası da 800 hektarlık bahçesidir. Sarayın batısında yer alan bu peyzaj harikası Mimar Andre Le Notre’nin ellerinden doğmuştur. Versailles bahçeleri klasik Fransız resmi bahçe tarzında geometrik bir tasarım üzerine planlanmıştır. Karmaşık çayırlar ve bataklıklar yaşayan bir sanat eserine dönüşmüştür. Parterlere, heykellere, 50 adet çeşmeye ve 5,7 km büyük bir kanala sahip bu bahçenin tamamlanması 40 yılı almıştır. Kraliçe Maria da zamanının büyük bir kısmını arkadaşlarıyla bu muhteşem bahçede geçirmiştir.
Yapımına bu kadar fazla önem verilen sarayın ilginç bir yanı vardır ki o da tuvalet ve banyo olmamasıdır. Avrupa’nın o zaman ki anlayışı buna ihtiyaç duymuyordu. Asiller istedikleri yerde ihtiyaçlarını giderebilecek özgürlüğe sahiptir. İlginçtir ki sarayın kokusu hakkında: “Avrupadaki tüm saraylardan eşsiz!“ (memoirs Duc de Saint Simon) gibi bir söylem yayılmıştır. Kraliçe Maria Antoinette’nin bu kokudan kaçıyor olabileceğini düşünmedim değil. Fransız devrimiyle birlikte bu anlayıştan vazgeçilmiş olsa da koca saraya sadece kral ve aile üyelerine özel dokuz tanecik tuvalet eklenmiştir.
Barok üslubuna sahip bu Fransız sarayı bugünlerde müze olarak ziyaretçi akınına uğruyor. Hala önemli politik olaylara ve törenlere ev sahipliği yapıyor. Her ne kadar filtrenin sırrını kesin olarak bulamasamda Versay Sarayı’nı bu sayede biraz olsun keşfettiğimizi düşünüyorum. Bir yazının daha sonuna geldik ve bir konuya daha Fransız kalmadık.
Muhabbet Özdemir
Kocaeli Üniversitesi / İç Mimarlık / 3.Sınıf
Comments