İnsan doğasındaki bir çok şey gibi deprem korkusu da anlık veya bir dönemlik aslında. Depremi yaşıyoruz veya yaşamıyoruz ama korkuyoruz, bir süre sonra da unutuyoruz. Bilinçaltımızda hep o korku var ama dediğim gibi bir çok duygu gibi o da sadece bilincimizin altında kalıyor, ki bir olay tarafından tetiklenmediği sürece. Bendeniz Herdem, 99’da İstanbul, sonrasında yıllarca Sivrice ve bazı İzmir depremlerini yaşaya yaşaya geldim bu yaşıma. 99 yılında yatağın altında buldular beni korkudan saklanırken. Diyarbakır’da, Sivrice(Elazığ) depremlerinden sallanırdık. Sonra ailem İzmir’e taşındı ve haftada bir ufak tefek sallanırdı İzmir hep. Geçen sene İstanbul’da sallandık ve korkuların en büyüğü tekrar dirildi sinir uçlarımızda. Felaket yılı 2020, İzmir’de yüzünü gösterdi ve depremin ensemizde bir rüzgardan farksız olduğunu hatırlattı bize. İzmir’de deprem oldu ve dünya durdu. İzmir depremlerini bilirim hep sallanır ama İstanbul’u bile sallayacak kadar büyük bir deprem nasıl olurdu anlamamıştım. İlk başta şoku yaşadım sonra telefona sarıldım. Evimizden gelen resimler canımı yakarken kimseye bir şey olmaması sanki yaramı kapatıyor gibiydi. O an şükretmek sığınabildiğim tek kale olmuştu.
Yaşadıklarım bittiyse bir yaşam alanı tasarımcısı olarak neler yapılmalı onlara geçeyim. Bizler İçmimar, mimar, inşaat mühendisleriyiz. Bizler bu yapısı bozuk inşaat sektörünü düzeltmek, önce insan sağlığı sonra para algısını kendi mesleğinde benimsemesi gereken insanlarız. Ülkenin her yerinde felaketler oluyor ve insanlar ölüyor. Bu hasarı en aza indirgemek bizlerin, yani gençlerin elinde. Deprem için neler yapılması gerektiğini alanında uzman olan olmayan herkes anlatıyor.
Biz şimdi, hemen kendi evimizden daha az hasarla çıkmanın yollarını arayalım. Eşyaları sabitleyelim, çantamızı hazırlayalım. Depremin her an ensemizde olduğunu unutmayalım. Her daim hazır olalım.
Herdem SÜER
GİM Derneği Y. K. Başkanı
Comments