top of page

Ev Tarzları Serisi İftiharla Sunar 2: Rönesans Dönemi Evleri


Sevgili dostlar, bu yazımda sizlerle tarihsel sıralama itibariyle ikinci sıraya yerleşmiş olan Rönesans dönemi evlerini mercek altına alacağız. Aman dikkat(!) söz konusu bu ev tarzı, diğer ev tarzları içerisinde en heyecanla inceleyeceğimiz ev tarzlarından biri olabilir. (En azından benim nezdimde böyle oldu.) Yazı sürecinde önce kısa bir tarihi, ardından ipuçları ve örnekleriyle incelememizi sürdüreceğiz. Şimdiden keyifli okumalar dilerim.


Ev tasarımı açısından Rönesans dönemi, önemli bir devirdir ancak üslubu, Rönesans tarzı evlerin yaygınlaşması ile değil, o dönemden alınan feyzlerle öne çıkar. 15. ve 17. yüzyıllar arasında tüm Avrupa’da moda haline gelmiştir. Önce İtalya’da ortaya çıkmış, ardından Fransa’ya oradan Almanya ve Rusya’ya sıçramıştır. Tarzın savunucuları simetri ve geometri üzerine yoğunlaşmışlardır. Antik Yunan tapınaklarındaki birbirinin aynı olan sütun dizilerini ve cepheleri inceleyip izinden gitmişlerdir. Bu sebepten dolayı Rönesans dönemi evleri oran ve simetriye gösterilmiş özen sebebiyle kolayca fark edilmeye müsaittir.


Peki ya bu Rönesans dönemi evlerini başka hangi yönleriyle fark edeceğiz? Hazırsanız yazının en heyecanlı kısmı: İpuçları!



Kupolalar

Rönesans tasarımcıları tıpkı rönesans katedrallerinde olduğu gibi evlere de uyguladıkları kubbe ve kulelerin tepesine, başlıkta bahsettiğim kupolalar (başlarında kendi kubbeleri olan pencereli küçük yapılar) koymayı seviyordu ve sıkça görülüyordu. Kupololar ana kubbenin tepesinden içeriye ışık tutmak için tasarlanmışlardı.



Tuğla İşçiliği

Tuğla, bina yapımında taşın olmadığı bölgelerde çokça kullanılan alternatif malzemelerden biriydi. Bundan dolayı İtalya dahil olmak üzere Güney Avrupa’da Rönesans evleri taş ile inşa edilirken Kuzey Avrupa’daki evler tuğla ile inşa ediliyordu. Taş sadece tasarımda tezyin veya vurgu öğesi olarak kullanılıyordu.




Kiremitli Çatılar

Rönesans döneminde hemen hemen tüm yapılarda kiremit çatılı evler görürüz. Bazen yerine göre düz arduvazlar ya da kıvrımlı profilli pişmiş toprak bazen de seramik kiremitler görülebilir. Örneğin; Paris’te dik eğimli çatılarda gri arduvaz tercih edilirken, İtalya kırsalındaki villalar hemen her zaman kırmızı kiremitlerle kaplı olurlar.



Köşeli ve Eğrisel Pencere Alınlıkları

Alınlıklar geleneksel olarak tapınağın girişinde birçok sütunun üstünde duran üçgen formlu öğelerdir. Rönesans mimarları klasik öğeyi pencere üstünde kullanmak üzere uyarlamışlardır. Alınlıklar kırık formlu veya üçgen eğrisel şekilde olabilir.



Romanesk Kemerli Giriş Kapısı

Bir tasarımın etkilerini kemerlerine bakarak teşhis etmek mümkündür. Rönesans döneminde gözde olan kemerler Antik Roma’da kullanılanlar gibi yarım daire şeklinde olup basit tutulmuştur. Kemerlerin tepesi sivriyse Gotik kökenlidir. Çeşitleri çoktur.



Oyma Arşitravlar

Öncelikle Arşitrav ne demek, dilerseniz bununla başlayalım. Arşitrav (Baş taban): Bir sütun başlığının üzerinde duran bir lento veya kiriştir. Bu terim dikey elemanlar da dahil olmak üzere, kapı veya pencere etrafında bulunan bir çerçevenin tüm kenarları için kullanılabilir.

Tezyin ise Rönesans mimarlarının özellikle ele aldığı başlıca uğraşlarından biriydi. Pencere ve kapı çevrelerinde yontma öğeler yaygındı. Sıklıkla tezyine, boşluğun her iki tarafında kabartma şeklinde duran pilastrlar (yarım sütunlar) da dahil edilirdi ve bunlar yukarıya doğru uzanarak kornişi taşıyormuş gibi görünürdü.



Kalkan Formu

Rönesans tasarımında simetri kadar drama ve sanatkarlık da çok önemliydi. Kalkanlar heykelciklerle tezyin edilirdi.






Graffito Süsleme

Graffito; resim etkisi uyandırmak üzere duvara katmanlar halinde renkli sıva uygulama tekniğidir. Alman mimarlar 16. yüzyılda tekniği Kuzey Avrupa’ya taşımışlardır. Çoğu örneğin rengi solmuştur fakat Almanya ve Avusturya’da daha yakın tarihli işler görülebilir.




Heykel Kullanımı

Kökleri Antik Roma’ya çokça bağlı olan Rönesans mimarlığı tabiri caizse heykelden geçilmez. Genellikle tekil figürler kullanılır veya frizler görülür. Roma dönemiyle eş anlamlı bir sembol olan Urna (Ayaklı Vazo) bu sebeplerdendir.





İç Mekan Tasarımı


Avrupa’daki ihtişamlı Rönesans evlerinin iç mekanlarında da titizlikle tezyin çalışılmıştır. Duvar ve tavan kenarlarında yoğun yontma saçaklar, geniş oyma şömineler ve desenli tavanlar gözde olan dekoratif öğelerdir. Taşıyıcı elemanlar da dekoratif etki için abartılı kullanılmıştır.



Freskler

Duvar üzerinde resim yaratmak için bir dizi sahneyi resmetmek Rönesans mimarlarının çok başarılı olduğu bir uygulamaydı. Genelde hep tarihsel ya da mitolojik figürlerin olduğu sahneler betimlenirdi.



Yontma Süslü Tırabzanlar

Rönesans evlerindeki merdivenlerde dramatik bir etki yaratmak istenirse o zaman mükellef bir tırabzan kullanmak gerekir. Kıvrımlı şekillerde çok sayıda ayaktan oluşan tırabzanlar, herhalde içlerinde en gösterişli olanları. Geniş bir alana yayılan kıvrımlı bir merdiven yapılmışsa gözle görülür bir Rönesans ihtişamının doyumuna varacağınız bir görüntü ortaya çıkar.


Evet, şayet artık ipuçlarına doyduysak takdir edersiniz ki örneklerine geçmek istiyorum.




La Rotonda

La Rotonda, Kuzey İtalya’da Andre Palladio’nun tasarladığı bir Rönesans villasıdır. UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan bu yapıt, tamamen simetri ve geometri anlayışıyla tasarlanmıştır. Ortadaki çatı formundan anlaşıldığı üzere, yapı merkezinde daire şeklinde olan salonun etrafında döner. Yapı günün belirli saatlerinde tüm odaların gün ışığını alabileceği şekilde konumlandırılmıştır. Ev tamamlanmadan önce Palladio vefat etmiş ve inşasını Vincenzo Scamozzi üstlenmiştir. Bu yapı Rönesans mimarisine en zarif örnektir.



Queen’s House

Londra’nın Greenwich semtindeki bu ev Inigo Jones’un tasarımıdır. Bu yapının düz çatısı, Kıta Avrupası’ndan da bir Rönesans yapısı için farklı olsa da Britanya’da sıkça kullanılmıştır. Yapı Rönesans mimarisinin üstadlarından biri olan Palladio’yu işaret eder. Simetri uğruna süslemelerden feragat edilmiştir. Bugün Ulusal Denizcilik Müzesi’ne dahil olan bu ev, Kral I. James tarafından Danimarka kraliçesi Anne için yapılmıştır. Her iki yanında uzun sütunlar bulunan bu yapı aynı zamanda Palladyen mimarinin harikulade örneğidir.




Medici di Fiesole

Floransa yakınlarında bulunan bu yapı ise Michelozzo di Bartolomeo tarafından tasarlanmıştır. İtalya’nın en eski evlerinden biridir. Kare planlıdır. Dışarıdan bakıldığında diğer villalara nazaran çok mütevazi bir havası vardır. Bu tasarım Rönesans dönemi evlerinin başlangıcını yansıtır. Antik Yunan ve Romalı yapı ustalarının geriye bıraktıkları izlere sıkı sıkıya bağlı kalınmıştır. Bu yapıda sadece mimarlıkla değil heykel ve resimle de uğraşılmıştır.


___________________________________________________________________


Serimizin bir bölümünün daha sonuna geldik. Artık neredeyse Rönesans evlerini tanıyoruz.

Serimizin bir sonraki yazısını şimdiden iftiharla sunarım: Amerikan Kolonyal!

Bu ilginç ev tarzını sizlerle incelemek için sabırsızlanıyorum!

Sağlıkla ve sanatla…



Sena Ayten Erdoğan

İçmimar



Kaynakça:


Jones, Will (1. Baskı 2017) "Evler Nasıl Okunur" (Yem Yayınları)


https://en.wikipedia.org/wiki/Renaissance_architecture "30.03.2021 tarihinde esinlenilmiştir."


467 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page