Kelime anlamıyla geriye doğru, geçmişe, tersine anlamına gelen Retro; bilinçli olarak yakın geçmişin akımlarını, modalarını türeten, bir nevi taklit eden tarzdır. Söz konusu şeyin ise en az on beş yıl eskiye ait olması gerekir. Karşınızda son zamanlarda kucağımıza bomba gibi düşen retro, kimilerinin hali hazırda yaşam şekli olan 90’lar, 80’ler… Hatta tasarımda da vazgeçilmeyen 70’ler.
Elbette retro, başta moda akımı olarak kendisini bize tanıtmıştı. Geçmişin izinde, eskiye ait moda çizgilerinin o güne dair yeniden hayat buluşunu Marilyn Monroe ve Audrey Hepburn’den daha iyi taşıyacak biri yoktu. Sadelik kadar abartının da sevildiği retro dönemlerde; dalgalı saçlar, gösterişli topuzlar, abartılı makyajlar, kürkler, ağır ve taşlı takılar, işlemeli fırfırlar, güpürler yerlerini aldı.
Daha sonra dekorasyonla birlikte de hayatımıza giren retro, farklı ruhların kendini gösterebileceği en sevilen akımlar arasına girmeyi başardı. Günümüzde de çok fazla tercih edilen; pop art, bohem, modernlik veya post modernlik ile birlikte kullanılabilen bir akım olmaya devam ediyor.
Nane yeşili, avokado yeşili, gül kurusu, pudra pembesi, hardal sarısı, safran sarısı, indigo mavisi gibi yumuşak ve pastel tonlar retro üslubun altın renkleridir. Metal ayaklı ve metal detaylı mobilyalar, konik ayaklı mobilyalar, canlı renkli mobilyalar, plastik veya fiberglastan üretilmiş mobilyalar, renkli armatürler, masif ahşap detayları, desenli duvar kağıtları (Örn; damalı, çiçekli, geometrik) gibi unsurlar da retro ruhunu oluşturan yapı taşlarından.
Sadece evlerin yerine sosyal yaşam alanlarının neredeyse her noktasında retroyu görebiliyoruz. Kafelerde, butik otellerde, atölyelerde, mağazalarda, vitrinlerde, cephelerde bile görebildiğimiz güzel mi güzel retro akımı, günümüzde vintage ile sıklıkla karıştırılıyor. İkisi de geçmişe hitap ediyor ancak retro, geçmiş dönemlerde trend olan tasarımları (en az 15–20 yıl), günümüze uyarlanarak kullanırken; vintage ise genel olarak çok eski dahi olabilecek -günümüzde antika olarak bilinen- yeniden üretilmemiş tasarımları/donatıları kapsıyor.
Retro, cephelerde ise karşımıza genel olarak sinema, tiyatro gibi kısaca sahne sanatı barındıran sanat merkezlerinde çıkıyor. Gece mimarisinden de yola çıkarak samimi bir hava yakalanan cephelerin yanı sıra, pop art akımıyla hayatımıza girmiş olan ve popüler kültürü ti'ye alan anlayışla birlikte bir döneme damgasını vurmuş markalar da cephelerinde retro tasarımları kullanabiliyor.
Retro ruhu taşıyan herkese selam olsun!
Aybüke Ayden
İçmimar
Comments