top of page
Yazarın fotoğrafıEcemnaz Yaşar

Mars’a Mimarlık Ofisi Açmak


Uzay çok uzun yıllar insanlık için bir bilinmeyen olarak kaldı. Gökleri okumak ve görülenlerden anlam çıkarmak yüzyıllar boyunca bilimle mistisizm arasında bir yerlerdeydi. Ancak günümüzde gökyüzünde gördüğümüz bunca olaya kanıtlara dayalı açıklamalar getirebiliyoruz. Daha da önemlisi, yeryüzündeki tahminlerimiz yetersiz kaldığında ilgili yere kendimiz bile gidebiliyoruz!


Uzay yolculukları tüm insanlığın ufkunu açıyor, yüzyıllardır aklımıza takılan sorulara cevaplar getiriyor ve bir o kadar soruyu da zihinlerimize düşürüyor. Bunların içinde son yıllarda en popüler olanı da ''Yaşamı Dünya dışında da sürdürebilmek mümkün mü?'' sorusu. Bu hali hazırda başka gezegenlerde yaşam olup olmadığı sorusundan farklı. Odaklandığı nokta biz dünya sakinlerinin başka bir gezegende yaşayıp yaşayamayacağı. Ancak bu soru da günümüzde cevaplanmak üzere.

Sera etkisi ve küresel ısınma ile giderek tehlikeye giren, ayrıca nüfus artışı sebebiyle de yakın gelecekte kaynak yetersizliği ile yüzleşebilecek bir dünya için bir alternatif arama fikri elbette kolay kabul görmedi. En başta tüm bunlara sunulan uçuk bir öneri, belki iyi bir bilim kurgu fikri gibi görünse de yakın zamanda anladık ki başka bir gezegende yaşamak imkânsız değil.


Mars’a bir koloni kurulması için uygun adaylar seçilip eğitilmeye başlandı bile. Üstelik bunun öncesinde Mars ve Ay gibi dünya dışı yerlerde ya da yörüngede yapılan deneylerde özel seralar kurulup bitki yetiştirme çalışmaları da yapılmıştı. Tüm bunlar bizlere insanlığın geleceğinin dünya dışında bir yerlerde olabileceğini gösteriyor. Çok değil belki de birkaç nesil sonra Mars’ta, Dünya dışında, Dünya yörüngesinde ya da şu an bilemeyeceğimiz bir yerde yaşamak normal karşılanacak. Bu da elbette bu coğrafyalara özel tasarımları gerekli kılacak.



Uzayda insanlı görevlere çıkmak genelde araştırmaların son adımlarını oluşturuyor. Öncesinde insansız araçlarla olabildiğince fazla veri toplanıyor. Bu araçların da yalnızca teknik gereksinimleri sağlaması yeterli oluyor. İçindeki ekipmanı koruyabilen, uzun uzay macerasında sağlam kalabilecek araçlar bu görevler için istenileni veriyor. Ancak işin içine insanlar girdiğinde ihtiyaçlar tamamen değişiyor ve tasarımlar oldukça zorlaşıyor.


Örneğin içinde insan taşıyacak bir uzay aracının doğal olarak insan boyutlarına uygun olması gerekiyor. Ayrıca dar alanda uzun süre insanları bir sağlık sorunu ile karşılaşmadan konforlu tutabilmek de başlı başına bir zorluk. Bunun dışında bu araçların insanları hayatta tutabilmek için oksijen tanklarına sahip olması da gerekli. Son olarak ise yemek ve tuvalet gibi ihtiyaçlar için de araçlarda özel alanlara ihtiyaç var. Bu noktada uzay araçlarının boyutu ve ağırlığının fazla artmasının teknik ve mali ciddi problemler yarattığını da belirtmek gerekiyor. Kısaca, uzaya geçici bir süre için dahi olsa insan gönderebilmek başlı başına bir zorluk. İnsanlık olarak bunu başarabilmiş olmamız ise büyük bir gurur kaynağı. Peki, bambaşka bir gezegende kalıcı olarak insanların yaşayacağı yapılar yapmaya çalışırsak bunlar neye benzer?


İnsanların çok çeşitli istek ve ihtiyaçlarına cevap verebilecek, hepsinden önemlisi bir dünyalıyı Mars’ta evinde hissettirebilecek yapılar nasıl tasarlanabilir? Cevabı görmemiz için çok uzun bir zaman geçmesi gerekmeyecek gibi görünüyor. Bugün dahi dünya dışında, örneğin Uluslararası Uzay İstasyonu’nda insanlar için bir yaşam alanı kurmuş durumdayız. Ayrıca başka gezegenlere sera, mini laboratuarlar kurma gibi girişimlerimiz de mevcut. Bunların tasarımı şu an için çoğunlukla mühendisliğin ilgi alanına giriyor. Ancak bir koloni söz konusu olduğunda mecburen mimarlık da bu alana çekilmiş olacak.


Yakın gelecekte başka bir gezegen için yapılar tasarlayabilme ihtimali çok uçuk bir fikir gibi görünse de artık sonuçları görmeye çok yakınız. Bu gibi bir girişimin mimarlık ve tasarım açısından getireceklerini düşünmek ise çok heyecan verici. Başka bir gezegende yaşam alanı oluşturmak belki de ayrı bir mimari akım oluşturacak. Ayrıca alışageldiğimiz teknikler ile malzeme kullanımını da ciddi anlamda değiştireceği kesin.



Bin yıldan fazladır gezegenimizde devam eden mimari gelenek, başka bir gezegende bambaşka bir yüze bürünebilir mi? Yoksa Dünya’dan gelen alışkanlıklar aynı şekilde devam mı eder? Şu an için hiçbirinin cevabı net olmasa da yakın zamanda hepsine tanık olabilir, biz yetişemesek de çocuklarımızı ya da torunlarımızı bu konu üzerinde çalışırken görebiliriz.



Ecemnaz Yaşar

83 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page